Almanya'dan gelen karniyol analardan bir taneside bana düştü.
Uzaktan bakınca biraz tuzluya mal olmuş vede gereksiz bir işlem gibi gözükebilir.
Eğer anayı öldürtmezsem fiyatı uygun.Geçen sene ben karniyol alacam diye; değil F1'lerine, F16'larına çok daha fazla para ödemiştim.O kadar da boşa giden emek,çaba,üzüntü. Kazıklanmanın verdiği sinir.
Niye illaki karniyol diye tutturduğuma gelince:
Ben sakin arıyı seviyorum.Arıcılığa başladığım ilk günden beri araştırdım.Bana ve buralara uyacak tek arı cinsi budur.Sakin arı istiyorum kısmı yanlış anlaşılmasın.Maskesiz çalışmak gibi artistik bir düşüncemde hiç bir zaman olmadı.Kovanların yakınına sokulmadan saldıran arılardan bıktım.Eldivenin üstünden sokup bileklerimi şişirenlerden,bıkmadan usanmadan saldıranlardan yıldım.Geçen senelerde bir kaç tane kovanı sinirle,içindeki arılarla yaktım.
Sonuçta bu işi zevk için yapıyorum.Mozaşistte değilim.Veririm parasını alırım iyisini.
Alman ananın akibetine gelince.Valla net olarak bilmiyorum.Kafesiyle,yanındaki işçileri çıkarmadan koydum kovana.Dört-beş gün sonra arılara hemen su verip dönerken öylesine kaldırdım kapağını kovanın,baktım içine.Kafesin kek kısmındaki keki yemişler.Ana da çıkmıştı.
Son gördüğüm vede bildiğim bu.Bu günlerde fırsat olursa ilgileneceğim.
Alman geldiğinden beri bir aylıkken ta Balıkesir'e gidip aldığımız yavru ingiliz setter hastalandı.
Hergün Urla'ya veterinere götürdük.Filmler çekildi,kan tahlilleri yapıldı.Hergün sabah dokuzda veterinerde serum takıldı,bitene dek akşam dörde-beşe kadar bekledik.
Urla'dan gelincede tüm aile sabaha kadar nöbetleşe başında bekledik.
Nereye götürdüysek veterinerlerin hepsi ölür kurtulmaz dediler ama biz yaşattık ve iyileştirdik.
Bu arada hem ömrümüzü hemde 700 YTLmizi yedi.
Olsun Eşim Tarçın'ı çok seviyor.Bende eşimi.Tabiki Tarçını da seviyorum.
Parasını verir,bir alman ana daha alabilirim.
Parasını verip bir Tarçın daha bulamam!