12 Eki 2009

ŞABAN

Mevsim itibariyle şortla gezemediği için kotla yapıyor kurcalamalarını.
Birazda rahatına düşkündür.
İlla ki sandalyesine oturur.
Şaban düşünen adam pozunda.
Dizinede dayamış çıtayı,öğrencisine ders veriyor.
İlk ders : Arıcılıktaki en gereksiz alet Maskedir.Boşa masraf edip alma.
Sandalye ise bu işin olmazsa olmazıdır.
Eğilip kalkarken belin ağrımaz.
( Dersin bu bölümüne katılıyorum.Denedim iyi geldi)
Bende Şaban'dan ders almaya başladım.Arılara bakarken ilk defa bugün eldivenin birini çıkardım.İnanılmaz ama gerçek tek eldivenle kovan kurcaladım,tabiki maskem vardı.
Şortla kurcalama aşamasına hiç gelemem gibime geliyor.
Alttaki videolarda Şaban'ın dersleri var.
Ekim'in 11'de çekildi.
Tarih çok önemli.Güya bu mevsimde arı saldırgan olur derler ya.
Ayrıca bu arılar karniyol falanda değil.
Hani kendinde var da karniyolun reklamını yapıyor sanılmasın.
Şaban'ın tanımıyla- piç bunlar- diyor.
İtalyan vardı önceleri sapsarıydı.Karışa karışa karardılar.

10 Eki 2009

YİRMİÜÇ NUMARA

Ali Türk'ün bahsettiği emanetlerden biri olan yirmiüç numara bir hafta gecikmelide olsa sahibiyle buluştu.
Uzun zamandır görüşemediklerinden kavuşma sahnesinde oldukça duygusal anlar yaşattılar.
Karniyolların genel durumu süper idi.
Oldukça sakin,bizi umursamak bir yana fark bile etmemiş gibi davrandılar.
Çıtaların çoğunda bal kemerlerinin altı silme kapalı yavru,
Kapalı yavru olmayan her boşluk ise günlük yumurta ve larva ile kaplıydı.Bir tane bile boş göz bulmak inanılmaz gelse bile imkansızdı.
Zannedersem Ali Türk'ün ısrarla işaret etmeye çalıştığı KARNİYOL farkı bu olsa gerektir diyorum.
Anayı ilk kontrolde tüm aramalara karşın bulmak nasip olmadı ise de ikinci tur aramada bulabildik.

Arılığın sahibi Ertuğrul'un karakovana dönüşmüş kovanlarından bir görüntü.
Kovanların hepsini 1 hafta önce elden geçirdiğimiz halde bu hale gelmiş.Arılar kendilerini ilkbaharda sanıyorlar kanımca.Bütün kovanlarında bal dolmuş taşıyor.

23 numaranın sahibinden Ertuğrul'a arıların durumu hakkında verilen kısa birifing.



Bu dağınık yerede arılık deniyor.

Resmin sol tarafındaki ağaçlardan başlayıp,yola kadar uzanan içinde bir ev,küçükte olsa yüzme havuzu,elektriği,artezyeni ve her türden yetişmiş meyve,zeytin ağacı olan ve de çevredeki örneklerine göre oldukça cüzi bir fiyata satılan araziyi alması için 23 numaranın sahibini iknaya çalışıyoruz.

30 Eyl 2009

ARICI İSMAİL

Mordoğan'ın en önemli kişilerinden ve de geçen seçim muhtar adayımız
İsmail İşler
(her ne kadar kaybetmiş olsa da)
Mordoğan'a yolunuz düşerse,girişte Jandarma kontrol noktasını illaki göreceksiniz.İşte o noktanın arkasındaki arazilerin ve de evlerin tek ve mutlak sahibi İsmail İşler'dir.
Bir kaç senedir arıcılığa merak sardı.
Evinin dibinde kendi arazisinde arılar.
Üst tarafı Çam ormanı alt taraf çiçek.Karşıda deniz ve uzun ada.

Çamlarda basura bulaşık.Mevsimine göre ister çam ister çiçek balı.
Arılara gölgelik yapan çamların yakın çekimi.

Oh balları sağ bakalım.Makineyi de yeni aldı.İlk defa kullanıyor.

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Her işte olduğu gibi bunda da en büyük yardımcısı eşi.
Yaptıkları işlerdeki en büyük pay eşinin.
Çok abartmadan gerçek payı söyleyeyim.
onda dokuz eşinin , onda birde İsmail'in.


Evlerden birini de sağım ve malzeme depolamaya ayırdı.

nasılsa ev çok.

11 Tem 2009

ŞABAN

Evet! Sizin de tahmin ettiğiniz gibi Plaj kıyafetiyle arıları kurcalayan vatandaşın adı ŞABAN'dır.

ŞABAN'ın standart arıcı kıyafeti;şort,terlik bazende extra olarak atlettir.

ŞABAN on seneden fazladır arıcılık yapıyor.

Dediğine göre ilk arılarını aldığı vatandaş ,şahsını kazıklanmasına rağmen arıcılığı güzel öğretmiş.

İkiyüz kadar kovanı mevcut.Her sene 100-150 kovan arı satar.Çoğaltır seneye yine satar.
Çıktığı kadar da balını satıp güzel yolunu bulur.
Aha tam kurcalarken telefon geldi.
No problem.Kulakta telefon,kurcalamaya devam.
Ne gam.
Ya ben o petekleri iki elimle çıkarıp takıyorum.ŞABAN tek el ve şortla devam.
İşte bu da ben.Benimde standart arıcı kıyafetim böyle.
Bir gün bu kıyafetle sıcakta kalp krizi geçirecem.
Yada ŞABAN gibi gerçek arıcı olacam desemde inanmayın.
Eldivenleri bile çıkaramıyorum,değil ki elbiseyi çıkaracam.
Bu arada aynı arılara ben bakarken eldivenden iğneyi yedim.
Çizmeyi bile çıkaramam ya!
Benim adım ŞABAN değil ki!

1 Tem 2009

TAŞINDIK

Pazar akşamı istemeyerek te olsa arıları taşıdım.
Mordoğandan bazı arıcı arkadaşlar yarımadanın bize göre arkasında Karareis denilen yere arılarını taşırlardı.Çokta övmelerine rağmen hiç düşünmedim vede merakta edip te görmediğim bir yerdi.
Pazar günü ani bir kararla arıları taşımaya karar verdim.Büyük kovanlardan ,küçük kovanlara aktardım.Pazar günü belediye kapalı olmasına rağmen sağolsun zabıta arkadaş nakil belgesi diye bir şey verdi.O belgeyle arıları diğer arkadaşların arılarının yanına taşıdım.
Fotoğrafları ise ertesi gün bakmaya gittiğim de damadımız çekti.
Burada okaliptüs ağaçları çok ve halen açmaya devam ediyorlar.Ayrıca dere boyları hayıt dolu,hepside açmış.

Arıları bıraktığımız yerin arkası göründüğü gibi çamlık,orman.

Ön tarafı da deniz.Siteler falan var.





10 Oca 2009

İNTERNET ŞURUB DA NEDİR Kİ?

Uzun süredir netle ilgilenemiyordum.Son günlerde tekrardan nete takılılıp,biraz bilgileneyim diye blogları gezince bir tartışmanın yaşandığını gördüm.
Konuyla ilgili her yazıyı okumama rağmen halen mevzuyu anlamış değilim.
Bu internet şurup nasıl bir şeydir?
İçindeki İMF oranı yükselirse niçin sağlığa zararlı olur ve bu oran niçin yükselir gibi sorulara doyurucu cevaplar alamadığım için kendimi bu konuyu araştırmaya adadım.
İktisat Fak. mezunu ve birazcıkta bu konulara vakıf biri olarak(gereğinden fazla alçak gönüllülükte yapmıyayım,ekonomiden iyi anlarım.nede olsa eski banka müfettişliğim var.)
Öncelikle bu şurubun adı neden öz türkçe değil meselesini araştırdım.Gördüm ki şurubun isminin türkçe olma şansı yok.Çünkü konuştuğumuz dildeki kelimelerin çoğu gibi bu da dış mihraklı.
Peki içindeki zararlı İMF oranı nedir,yükselmesi nasıl engellenebilir kısmını araştırdım.
Bu şurubun içindeki İMF oranı yükselirse ekonomiyi dolayısıyla insanları kanser ettiğini buldum.Doğal olarak bu zaten tarafımızdan biliniyordu diyeceksiniz.
Elbette ki doğrudur.
Peki o zaman niye bu İMF oranını zararsız hale getiremiyoruz?
Çünkü bu işten, tartışmalarda da çok net görüldüğü gibi nemalananlar var.
Bu her konuda ki çıkarcılar olduğu sürece Ülkede ki pardon şurubtaki İMF oranı hep yüksek kalır.
Yazın Seferihisar'da bir köylü kadının 200 kovana tek başına hemde oldukça başarılı bir şekilde baktığını bizzat gördükten sonra 3-5 kovan sahibi olupta kendimizi Ülkenin en iyi arıcıları ilan ettiğimizi düşünüp utandım.
Utanmayada devam ediyorum.
Bir kaşık suda fırtınaya devam!

2 Tem 2008

KARNİYOL ANA

Almanya'dan gelen karniyol analardan bir taneside bana düştü.
Uzaktan bakınca biraz tuzluya mal olmuş vede gereksiz bir işlem gibi gözükebilir.
Eğer anayı öldürtmezsem fiyatı uygun.Geçen sene ben karniyol alacam diye; değil F1'lerine, F16'larına çok daha fazla para ödemiştim.O kadar da boşa giden emek,çaba,üzüntü. Kazıklanmanın verdiği sinir.
Niye illaki karniyol diye tutturduğuma gelince:
Ben sakin arıyı seviyorum.Arıcılığa başladığım ilk günden beri araştırdım.Bana ve buralara uyacak tek arı cinsi budur.Sakin arı istiyorum kısmı yanlış anlaşılmasın.Maskesiz çalışmak gibi artistik bir düşüncemde hiç bir zaman olmadı.Kovanların yakınına sokulmadan saldıran arılardan bıktım.Eldivenin üstünden sokup bileklerimi şişirenlerden,bıkmadan usanmadan saldıranlardan yıldım.Geçen senelerde bir kaç tane kovanı sinirle,içindeki arılarla yaktım.
Sonuçta bu işi zevk için yapıyorum.Mozaşistte değilim.Veririm parasını alırım iyisini.
Alman ananın akibetine gelince.Valla net olarak bilmiyorum.Kafesiyle,yanındaki işçileri çıkarmadan koydum kovana.Dört-beş gün sonra arılara hemen su verip dönerken öylesine kaldırdım kapağını kovanın,baktım içine.Kafesin kek kısmındaki keki yemişler.Ana da çıkmıştı.
Son gördüğüm vede bildiğim bu.Bu günlerde fırsat olursa ilgileneceğim.
Alman geldiğinden beri bir aylıkken ta Balıkesir'e gidip aldığımız yavru ingiliz setter hastalandı.
Hergün Urla'ya veterinere götürdük.Filmler çekildi,kan tahlilleri yapıldı.Hergün sabah dokuzda veterinerde serum takıldı,bitene dek akşam dörde-beşe kadar bekledik.
Urla'dan gelincede tüm aile sabaha kadar nöbetleşe başında bekledik.
Nereye götürdüysek veterinerlerin hepsi ölür kurtulmaz dediler ama biz yaşattık ve iyileştirdik.
Bu arada hem ömrümüzü hemde 700 YTLmizi yedi.
Olsun Eşim Tarçın'ı çok seviyor.Bende eşimi.Tabiki Tarçını da seviyorum.
Parasını verir,bir alman ana daha alabilirim.
Parasını verip bir Tarçın daha bulamam!